45+'lerin gelecek planlarını öğrenmek için Genwise olarak Asude
Aydagül ve Mud On Shoes Research, Kurtuluş Kantar işbirliğiyle bir içgörü araştırması
yaptırdığımızı geçtiğimiz yazılarda bahsetmiştik.
Yaşlanan dünya desek de elliler kendilerini “yaşlı' görmüyor. 'Ne yaşlısı, en çok işi de biz yapıyoruz, en kritik kararları da hala bizler veriyoruz' diyorlar.
'Güç içinde gizli, içindeki devi uyandır. İstersen olur” gibi Amerikanvari atışlarda bulunmayacağız. Hasat kariyerine geçebilmek için maalesef
yüksek arzu yetmiyor. Demografik veriler ortada, içgörü araştırmamızın sonuçları da bu
fırsatı kullanmanın o kadar kolay olmadığını gösteriyor.
Kurumsal, şık döşenmiş ve çok katlı gökdelenleri, sağladığı olanaklar ve imkânlarla 20 yıldır iyi
bildiğimiz ve her gün oynadığımız oyun bahçesi. Kurumsal yaşam bize hasat kariyeri vaat
etmiyor. Firmalar bu fırsatı kullanmayı belki de tercih etmiyor. Niye? Hatta zamanı gelince ya
da EYT gibi çılgın yasalarla bizi arka kapıdan uğurluyor. Herhalde eski geleneksel yaklaşımlar
devam ediyor. (Değişecek. Nasıl mı, o bir sonraki yazıda.)
Yani, bu hasat işini bir süre kendimiz üstleneceğiz, firmalar bu konuyu anlayana ve zaman ayırana kadar.
Araştırmamız, 45+ yaş grubunu hasata geçmek yerine, bizi durduran 4 büyük engeli net olarak
ortaya koymuş. Muhtemel eğer bu yaşlara geliyorsanız siz de bunları hissediyorsunuz, ya da bu
yaşlardaki hedef kitleniz bilin ki, bunları hissediyor. Bir bakalım;
1. Sürpriz yok, ilk sırada ‘Belirsizlik.’
Kolaysa sen yap. Mis gibi işim, her ay yatan maaşım var. Hasat hayalim var ama kurumsal
hayatın dışını hiç bilmiyorum.
Kurumda kurallar net, 20 yıl önce neyse neredeyse yine aynı. O yüzden gençler buralarda çok
kalmak istemiyor, ama bizim yaş grubumuz (40+lar) buraları artık çözmüş durumda. Dışarıda sisli, puslu
bir yol var, yol haritamız yok. Birilerine ihtiyaç duyuyorum ama nerede bulurum bilmiyorum.
Ekonominin bu kadar belirsizliği altında kapının koluna sonuna kadar sıkıca sarılırım
ve atılacaksam da en son ben atılmaya çalışırım. Sonra yine aynı problemler olacak ama olsun,
bir ay bile kârdır. Gittiği yere kadar, en son ben kalana kadar direneceğim.
Sıfırdan başlamak en zoru geliyor. Hem aileme, çevreme nasıl anlatırım bu lüks hayatı bırakıp; ortak çalışma
alanlarından görüşmeler yaptığımı?
2. İkinci engel olarak ‘Yetersizlik’ hissi karşımızda duvar gibi duruyor.
“Yapabilir miyim, yoksa yetersiz miyim? Yok ya, bayağı yetersizim. Gittiği yere kadar.
Ya sonrası? Zamanı gelince düşünürüz.”
Yıllarca bir konuda uzmanlaştık; ya finans ya da satışın piri olduk. Gelişip serpilecekken sanki tek
boyutta kaldık. Pazarlamacı, insan kaynakçı. (Halbuki hiçbirimiz tek boyut değiliz)
Ama kendi işimizi kurarsak hepsinde bilgi sahibi olmamız lazım.
Zaten birikimlerim ancak güzel bir emeklilik için yeterli. Çocukların okul parası yıllık gelirime
yaklaştı. Birikimlerimi riske edemem. Yalnız çalışmak ve yeteri kadar sermaye koyamamak, beni
daha da yetersiz hissettiriyor.
Ben olduğum yerde kalıp mutsuz çalışmaya devam ederim, gittiği yere kadar.
3. “Çok yorgunum, beni bekleme kaptan”. Yorgunluk üçüncü büyük engel.
Yorgunum ve yeni iş başlatacak enerjim var mı? Yeni işlere girişmenin önündeki üçüncü engel,
20 küsür yılın yorgunluğu, hatta tükenmişliği.
Yıllarca durmadan sabah 8, akşam belirsiz saatlerde eve neredeyse uyumak için geldik.
Çocukların büyüdüğünü, yürüdüğünü ve konuştuğunu bile kaçırdık. Okulda yaptıklarını ve
yüzmede kazandığı madalyaları sevinçle bize anlatırken koltukta uyuya kaldık.
Üstümde yılların yorgunluğu var, ama başlamak için biraz kendime zaman ayırıp tekrar enerji
toplarsak yine girmeye hazır hale gelir miyiz?
İşte araştırma bize burada yapacağımızı açık seçik gösterdi. Kendinizi “nadas”a bırakın. Toprağın
yenilenmesi, havalanması ve yeni tohumlar ekilebilmesi için biraz ara vermek lazım. Düşünme,
dinlenme ve yenilenme dönemi. Yılların pasını, pisini atma, arınma dönemi. Taze mezun gibi
enerji ve heyecana düşme dönemi. Sonra zaten tamsın, tamamsın, mis gibi düşersin yeni
yollara. Hem ne yorgunluk kalır, ne endişe ne de korku.
Ve listemizde 4. madde, çok tanıdık bir korku; Başarısızlık
İş hayatında her adımı tanımlı ve belirli adımları tek tek atmış biri olarak, her başarısı alkışlanmış
bizlerin hiç bilmediği sulara atlamak ve 20 yıldır inşa ettiğimiz itibarımıza zarar verme korkusu.
Hiç kendi fikrimi, kendi paramla hayata geçirmedim ki?
Ya fikirlerim tutmazsa?
Ya iyi bir fikir değilse?
Ya karşıma büyüklerden biri çıkıp çelme takarsa?
İş yaptığım insanlarla anlaşamazsam?
Onlarca soru dönüyor kafalarda. İşte bu belirsizlik, yetersizlik, yorgunluk ve bitmişlik hislerinin
üzerine bir de başarısız olma korkusu eklenince elimiz kolumuz kalkmıyor.
Hâlbuki kendimizi önce nadasa, sonra hasata atsak kim bilir neler üreteceğiz.
İşte Genwise tam da bu nedenle var. Tam 2.5 yıl önce biz, Zeynep ve Tuğrul olarak, sadece kendi
coğrafyamız için değil, tüm dünya coğrafyasında 3. çeyrekte ne yapacağım? derdine çözüm
bulmak, bireylerin hasatlarına yardımcı olmak için yola çıktık.
Önce iyi bir nadas dönemi ardından bereketli bir hasat, sonra gelsin yeni fikirler ve yeni işler.
Nadas sonrası bizi hasatta durduran bu dört engeli nasıl aşarız bir sonraki yazıda.